Hakkımda


Merhaba Yemek tutkudur, sevgidir, paylaşmaktır... Yemek tariflerimi yemek tutkunları ile paylaşmak, sevdiklerinizle bulunacağınız mutlu sofralarınızda benim de çok minik bir katkımın olması, yeni tarifler de öğrenmiş olmak, paylaşmak ve   ben öldükten sonra arkamda bir ilim bırakmış olmak için bu blogu yazıyorum.

Zehra Karaaslan kimdir diye belki merak edecekler olacaktırJ  29 Haziran 1979 İstanbul doğumluyum. Ankara Üniversitesi Turizm Rehberliği mezunuyum. İstanbul Bilgi Üniversitesi Satış Yönetimi Eğitimini de tamamladım. İstanbul Üniversitesi Sosyal Hizmetler Bölümünden de mezun oldum. Anadolu Üniversitesi Konaklama İşletmeciliğini de okuyorum. Turistik otellerde Satış&Rezervasyon Müdürü olarak çalışıyorum. Yaptığım işi seviyorum.  Boş durmayı sevmem kendime mutlaka uğraşacak bir şeyler bulurum hatta bazen aynı anda üç dört şey yaparım. Yeni şeyler öğrenmeyi her şeye zaman ayırmayı ve her şeye yetişmeyi seviyorum .  Bana verdiği sağlık, sıhhat, yaşam enerjisi ve çalışkanlık için Rabbime şükürler olsun.
Zehra ilk kez ne zaman mutfağa girdi? Kumkapı’ daki  cumbalı beş katlı eski müstakil evimizin mutfağına girdiğimde 8 yaşında minik Zehra’ydım. Kardeşlerim acıkmıştı evde kimse yoktu, yumurta pişirmeye karar verdim. Gözümün önüne annemin yumurta yapışını getirdim, yalnız yağ gözümden kaçmış. İlk mutfak deneyimimde yağsız omlet yaptım J 8 yaşında bir çocuk için başarılı bir deneyim.
Sonrasında gazetelerdeki yemek tariflerini keserek ve biriktirerek yemek yapmayı öğrenmeye başladım. Her türlü karakterde insanla anlaşabilen ve her ortama kolayca uyum sağlayabilen bir insan olduğum için kız arkadaşlarımın, komşularımın, akrabalarımın yabancısı olduğum mutfaklarında da onların zevkle yediği yemekler yapmışlığım oldu.
Buzdolabını açıp orada olan malzemelerle yeni yemekler yeni tatlar yapabilen bir insanım ama bu öyle birden bire olmadı. Birçok mutfak, yıllar… Aslında göz kararı malzeme ile yemek yaparım fakat buraya koyacağım tarifler için ölçü ile yapıp yayınlayacağım.
Yemek; hayatımda önemli ve bana en çok zevk veren şeylerden birisidir. Birkaç kere yemekleri kötü diye işten ayrıldığım bile oldu. Bir çok kez çalıştığım otelin personel yemeklerini itirazlarım ve çabalarımla düzelttirdim. Kolay mutsuz olan bir insan değilim, mutlu olmak bir yetenek ve ben küçük şeylerden büyük mutluluk duyan bir yetenekliyim J Fakat kötü bir yemeği yemek zorunda kalmam beni mutsuz edebilir J Yalnız başıma yemek yemeyi sevmem, ne yediğim değil kiminle yediğim önemli. Rabbim hepimize sevdiğimiz insanlarla yemek yemeyi kısmet etsin inşallah.
Genel müdür olarak çalıştığım iki otelde kahvaltıyı hazırlayan elemanlara kek, börek vb. yapmayı öğrettim. Sonrasında bu otellerin kahvaltısı müşterilerden çok iyi yorumlar aldı. Ankara’da üniversite’de okurken yaptığım kek ve pastaları çok beğenen komşularıma kek, pasta yapmayı öğrettim. Hayat paylaşınca güzel yemek yapmak ve insanların onları zevkle yiyişini görmek benim için büyük mutluluk.
Dilimi geliştirmek için gittiğim İngiltere’de çalıştığım Down Sendromluların yaşadığı tesisteki 5 down sendromlu ve benim gibi çalışan 5 kişi için öğle yemeklerini ben yaptım.  Dünya mutfağından farklı yemekler yapmayı orada öğrendim. Klasik Türk mutfağı dışına çıkışım, sebze pişirmeyi ve yemeyi sevişim ve eve döndüğümde ailemi de farklı lezzetlerle tanıştırışım İngilteredeki  modern, büyük ve bahçe manzaralı bu mutfak sayesinde oldu.
Otelde farklı bir departmanda çalıştığım tek yer mutfak oldu. Evet 5 yıldızlı bir otelin mutfağının salata bölümünde bir ay hobi olarak ve kendimi geliştirmek için ve mutfakta çalışanları anlamak ve otelin mutfağında da bulunmak için çalıştım J Kocaman bir mutfak, çeşit çeşit departmanları var, dev tencereler, dev kaşıklar, kocaman bıçaklar. Ben biraz torpilli olduğum ve uzun süre çalışmayacağım için bana kolay işleri yaptırdılar. Fakat yüzlerce salatalık, sebze doğradığım oldu J O kadar büyük bir mutfaktı ki  salata bölümünde çalışan benim hamburger bölümündeki insanlarla karşılaşma ihtimalim çok azdı. Hamburger bölümünde çalışan bir kız beni hamburger yemeye davet etti bir türlü fırsat bulup gidemedim. Pasta bölümü bana yakındı. İlk günlerimde pasta kentine düşmüş bir çocuk gibi şen ve mutlu pasta dolabına(büyük bir soğuk oda) girip çeşit çeşit tatlılardan pastalardan yiyordum. Fakat hayatında hep fit olan, hep sporunu yapan, yediklerine dikkat eden ve çaba vermezsen iyi şeylerin sende fazla kalmayacağını da bilen akıllı bir insan olduğum için bu pasta şehri oyunumu kendi isteğimle çabuk bıraktım. J
Her neyse benim mutfak maceralarımı yaz yaz bitmez, kısa ve öz olarak Zehra mutfağı seviyor. Ve sizlerle de bildiklerini paylaşmak istiyor, sizlerden de yeni tarifler öğrenmek istiyor. İnşAllah tariflerimden zevk alırsınız, sizler de tariflerinizi önerilerinizi benimle paylaşırsınız. Mutlu yemekler, mutlu mutfak keyifleriJ



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder